Tarihçe
[kaya_qrcode_dynamic]

Hacıbektaş’ta ilk yerleşimler, günümüzden 5000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Hacıbektaş ilçe merkezinde bulunan  Suluca Karahöyük, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Suluca Karahöyük’te; Kalkolitik Dönem, Tunç Dönemi, Asur Ticaret Kolonileri Çağı, Hitit Dönemi, Frig Dönemi, Galat Çağı, Hellenistik Dönem, Geç Roma Dönemi, Bizans Dönemi, Selçuklu Dönemi ve Osmanlı Dönemi izleri görülmektedir.

Hacıbektaş, o zaman ki ismiyle Suluca Karahöyük (Hacim Köy), Selçuklular döneminde ‘Yontlar Çeşmesi’ olarak bilinmektedir. Yont, “At sürüsü” anlamına gelir. Hacıbektaş, o zamanlar hükümdarların veliahtlarına verilen özel otlak alanı özelliğinde bir yer idi. Hace Bektaş Veli, buraya geldiği zamanlarda (XIII. yüzyılın ilk yarısı) burası “yedi hanelik küçük bir köy idi”. Yedi evden birisi de İdris Hoca’nın ve Kadıncık Ana’nın evidir. Hace Bektaş Veli, bir süre bu evde misafir edilmiştir. Hace Bektaş Veli, Hacim köyde dergahını kurarak öğretisini ve düşüncelerini yaymış ölümünden sonra da köyün ismi, adına ve anısına izafeten Hacıbektaş olarak bilinir olmuştur. 

Vilayetname’de Suluca Karahöyük’te yedi hanelik köyün kuruluşu şu şekilde anlatılır: “Çepni boyunun ulularından Yunus Mukri adında birisi vardı. Yunus Mukri, Çepni boyundan ayrılıp Karahöyük yakınında Mikail adlı bir yere gelip yerleşmişti. Bu zat bir müddet sonra ordan da ayrılmış, yukarı tarafta Kayı denen yere gelmişti. Kayı ile Karahöyük’ün arası iki mil kadardı. Karahöyük’ü, Sultan Aliyyüddin’in Yunt bendesi mamur etmişti. Çepni boyunun ulularından Gevherveş de üç komşusuyla bu Yunt bendeyi Sulucakarahöyük’e getirmişti.  Yunt bende orda öldü, oranın mezarlığına gömüldü. 

Bir zamanlar Hacıbektaş

O vakit, o civarda bilgin olarak yalnız Yunus Mukri vardı. Hatta Gevherveş’in yakınlarından biri ölmüştü. Yunus Mukri de tesadüf bu ya! evinde yoktu, bir iş için bir yere gitmişti. Ölüyü üç gün gömmediler. Nihayet Yunus Mukri geldi de ölü gömüldü. Gevherveş bunun üzerine Yunus Mukri’ye yalvardı, biz siz olmadan bir iş yapamıyoruz, lütfet de burada bizimle otur! dedi. Yunus Mukri, Gevherveş’in bu sözleri üzerine Konya’ya gitti, Sultan Alüyyiddin’e kendisini tanıttı, Sulucakarahöyük’ü yurt olarak vermesini istedi. Sultan Alüyyiddin, orasını Yunus Mukri’ye yurt olarak verdi.

Yunus Mukri, beratını alıp köye geldi, yerleşti, bir müddet sonra da öldü. Yunus Mukri’nin İbrahim, Süleyman, Saru ve İdris adında dört oğlu kaldı. İdris, babası gibi bilgin ve üstün bir kişiydi. Saru da okumuştu, fakat diğer ikisi okuma yazma bilmezdi. İdris’in ahret hatunlarından bir karısı vardı. Adına Kutlu Melek derlerdi, aynı zamanda kendisini sayıp ağırlarlar, Kadıncık diye hitap ederlerdi. Yunus Mukri’nin ölümünden sonra oğulları evleriyle barklarıyla Kayı’dan göçüp, Sulucakarahöyük’e geldiler. Yunus Mukri’nin dört oğlu, bir Gevherveş, iki komşusuyla birlikte yedi ev oldular.

Hacıbektaş – 1893 yılı

Günümüzdeki adı Hacıbektaş olan ilçe, zamanında Yontlar Çeşmesi olarak bilindiği gibi Suluca Karahöyük, Hacım Köy, Pir Evi ve Serçeşme gibi isimlerle de anılırdı.

Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya geldiği tarihlerde Anadolu Selçuklu Devleti’nin kötü yönetimi yüzünden Türk birliği ve beraberliği bozulma durumuna gelmiştir. Anadolu Selçukluların 1243 yılında Moğollar tarafından yıkılması nedeniyle Hacıbektaş ve çevresi, Kırşehir ile Nevşehir bölgesi Moğol hakimiyetine geçmiştir. Moğollarla uzlaştırıcı konumda bulunan Nurettin Caca Bey, bu bölgeye tayin edilmiştir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Yunus Mukremin adında Barak aşiretinden birisine Hacıbektaş ve yöresi otlakiye olarak verilmiş, daha sonra yedi hanelik Hacim Köy, Yunus Mukremin tarafından kurulmuştur.

Hacıbektaş – 1928 yılı

İlçenin bulunduğu yer ve yöresine Anadolu Selçuklu Beylikleri, Dulkadiroğulları, Eretna ve Karamanoğulları Beylikleri’nin farklı zamanlarda hakim oldukları tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Bölge daha sonra Osmanlı Devleti hakimiyetine dahil olmuştur.

Hacıbektaş, 1541 yılında Niğde’ye bağlı bir nahiye merkezi haline gelmiş, 1854 yılında belediye teşkilatı kurularak kasaba olmuştur. Daha sonra Bakanlar Kurulu’nun 12/12/1947 tarih ve 21454 sayılı kararı ile 01/01/1948 tarihinde Kırşehir İli’ne bağlı bir ilçe haline gelmiştir. Nevşehir’in 24/07/1954 tarihinde il olması ile Hacıbektaş ilçesi, Nevşehir’e bağlanmıştır.

Hacıbektaş, Alevi-Bektaşi kültürünün ve öğretisinin “Serçeşmesi” olması münasebetiyle milyonlarca insanın gönül şehridir. Bu açıdan ele alındığında ilçe nüfusu az olabilir ancak nüfuzu ve taşıdığı misyon bakımından HACIBEKTAŞ, yüzyıllardır çok önemli bir merkez konumundadır.

Pir Evi – 1958 yılı