Karadut Ağacı
[kaya_qrcode_dynamic]

Karadut ağacı, Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın Hazret Avlusu’nda (3.Avlu) Balım Sultan Hazretleri’nin Türbesi’nin hemen önünde yer almaktadır. Karadut ağacına atfedilen kutsallık, Hacı Bektaş Veli ile ilgilidir. Rivayete de konu olmuş olan Karadut ağacı, Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya, Sulucakarahöyük’e (bugünkü Hacıbektaş) gelmesine vesile olan ağaçtır. Karadut ağacının yanı sıra yine Aleviler-Bektaşilerce kutsal kabul edilen bir diğer ağaç da “Ardıç ağacı”dır. Hırka Dağı’nın eteğinde yer alan Ardıç ağacı ile ilgili de ayrıca bir rivayet bulunmaktadır.

Ardıç ağacı / Hırka dağı

Hacı Bektaş Veli’nin kerametlerini anlatan Vilayetname adlı eserde, Hacı Bektaş Veli’nin, Hoca Ahmet Yesevi’nin izniyle “Rum Ülkesi”ne gelmesini ve gelişinin işareti olan Karadut ağacı ile ilgili bir rivayet vardır. Rivayet odur ki;

Balım Sultan Türbesi’nin içinden Karadut Ağacı

“Hacı Bektaş, o emanetleri Ahmet Yesevi’ye sundu. Hace, erkâna uygun olarak Hünkâr’ı traş etti, emanetleri verdi, icazetini teslim etti. Ya Bektaş dedi, tam olarak nasibini aldın. Müjde olsun ki Kutb-al-aktablık senindir; kırk yıl hükmün vardır. Şimdiye dek bizimdi, bundan sonra senindir. Biz, bu yokluk yurdunda çok eğlenmeyiz, ahrete gideriz. Var seni, Rum’a saldık, Sulucakarahöyük’ü sana yurt verdik, Rum Abdallarına seni baş yaptık. Hacı Bektaş Veli, ertesi gün gün doğarken Hoca Ahmet Yesevi’den izin alıp yola düştü. Orada bulunan erenlerden biri, ortada yanan ateşten bir odun alıp Rum ülkesine doğru attı, Rum’daki erenler ve gerçeklerden biri, bu odunu tutsun, Türkistan erenlerinin, Rum’a er gönderdikleri erenlere malum olsun dedi. O odun dut ağacıydı.  Emir Cem Sultan’ın halifesi Hak Ahmed Sultan, dutu aldı ve dikti. O dut, bugün Balım Sultan Türbesi önünde bulunan ve herkesçe bilinen Karadut” ağacıdır.”

 “Evin ruhu olarak adlandırılan dut ağacı, evin huzurunun, istikbalinin ve bereketinin de sembolüdür.”

Yazılı kaynaklarda ya da sözlü kültürde Karadut ağacının etrafında Bektaşi dervişleri tarafından herhangi bir dinsel törenin yapıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Aleviler-Bektaşilerce Karadut ağacı, kutsal kabul edilmekte ve şifa verici özelliği olduğuna inanılmaktadır. Dergaha gelen hemen hemen her ziyaretçi kış olsun yaz olsun karadut ağacını görmeden gitmemektedir.

Ağacın yere düşen ister meyvesi ister yaprağı olsun kutsal kabul edilmekte ve onu alan kişinin dileğinin kabul olacağına, uğur getireceğine inanılmaktadır. Ayrıca bazı Alevi topluluklarınca karadut ağacının kurumasıyla ve yok olmasıyla kıyametin geleceğine de inanılmaktadır. Bunun yanı sıra Karadut ağacının 700 yaşında olduğuna inanılmaktadır.

Ağaç kültüyle ilgili dikkat çeken bir başka nokta ise aşağı yukarı Orta Asya sahasından Anadolu’ya kadar bu kültün tespit edildiği her yerde “ağaç-evliya” ilişkisine rastlanmasıdır. Anadolu’nun pek çok yerinde kutlu sayılan ağaçların yanında türbe veya mezarlar bulunmaktadır. Ağaç-evliya ilişkisi, benzer şekilde Hacı Bektaş Veli Dergahı’nda da yine kendini göstermektedir. Karadut ağacının yanında olsun etrafında olsun türbeler ve mezarlar bulunmaktadır. Öyle ki, Bektaşi mezar taşlarında da ağaç motifleri örneğin; hayat ağacı, servi ve hurma ağacı gibi motifler işlenmiştir.

Türk insanı ağacın oluşumu ile kendi hayatının tabii seyri arasında bir benzerlik olduğunu keşfetmiş ve yaşadığı her coğrafyada kutlu mekanlarla ağaçlar arasında bir ilişki kurmuştur. Bu inanışın bir sonucu olarak en eski devirlerden günümüze dek Türk toplulukları arasında dinsel yapıların çevrelerine ve mezarların yanlarına ağaç dikmenin kutsal bir görev olduğuna inanılmıştır. Ancak ağacın bizzat maddi varlığının değil, sahip olduğu bir takım özellikler ve temsil ettiği gücün bir sonucu olarak kutsal kabul edildiği bilinmektedir. Orta Asya ve Anadolu’da yaşamış olan farklı Türk topluluklar arasında görülen kutsal ağaç ile ilgili inanışlar ve bunlara bağlı kültler çeşitli benzerlikler göstermektedir. Bu manada, Türk toplulukları arasında belli ağaçların her yerde kutsal kabul edildiği söylenebilir.

Kozmolojiye göre, “insanın yaratılışı aynı şekilde merkezi bir noktada, Dünyanın Merkezi’nde meydana gelmiştir. Merkez simgeciliğinin en yaygın çeşidi, evrenin merkezinde bulunan ve üç Dünyayı bir eksen gibi tutan “Kozmik Ağaç”tır. Bütün kutsal ağaçların Dünyanın merkezinde oldukları ve herhangi bir dinsel törenden önce veya bu esnada kutsallaştırılan tüm ayinsel ağaçların büyüsel olarak dünyanın merkezine kadar uzandıkları kabul edilmektedir.”

Balım Sultan Türbesi ve Karadut Ağacı’nın 1970 yılına ait posta pulu