Semah Arapça’dan dilimize geçmiş tasavvufi bir kelimedir. Tasavvufta semah; dinsel ve ahlaksal çabalarla insan ruhunun olgunlaşarak çokluktan birliğe, yani Allah’ın birliğine ermek maksadıyla yaptığı bir ibadettir.
Semah, bunu yapan bacı ve dervişlerin kainattaki bütün yaratılmış varlıklar ve onların Tanrıyı anarak ve tefekkür ederek dönmeleridir. Semah, Alevilikte ‘Semah’, Mevlevilikte ‘Sema’, Kadirilik’te ‘Devran’, Rufailik’te ‘Zikr-i kıyam’ adları ile anılmaktadır.
“Semah, Alevi-Bektaşi Ritüeli” 2010 yılından itibaren UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde yer almaktadır.”
Müzik eşliğinde uygulanan İlk Türk dinsel törenlerin, Şamanizm sistemi içinde M.Ö IV. yüzyılda ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Şamanizmle başlayan gelenek, X.yy’da İslam etkisiyle duraksamış, ancak varlığını halk arasında sürdürerek XIII.yy. Anadolusu’nda iki tarikatta Bektaşilik ve Mevlevilik’te yeniden gün ışığına çıkarmıştır.
Şamanizmle başlayan ve varlığını Mevlevilik ve Bektaşilik tarikatlarıyla günümüze değin sürdüren Türk dini törenler; Sema ve Semahlardır. Şaman inancında göğe yapılan yolculukta, tören sırasında kendi çaldıkları davulun da etkisiyle trans yoluna geçerek dualar aracılığı ile tanrılar ve ruhlarla iletişim kurduklarına inanılır.
Haşa ki bizim Semahımız oyuncak değildir. (Hacı Bektaş Veli)
Aynı şekilde Türklerin İslamiyeti gerek kabul edişinden önce gerekse sonra Aleviler arasındaki inanç pratiklerinde gösteri sanatlarını kullanma geleneği korunmuştur. Türklerin İslam’ı kabulünden önceki Şamanist dönemlerinde inanç kültleri, genel olarak atalar-tabiat-gök Tanrı kültlerine dayanmaktadır. Şamanın (dini lider) yönettiği kadın ve erkeklerin içki eşlikli toplantıları sırasıyla Maniheizm, Yesevilik ya da Vefailik gibi Türkmen pratiklerine girerek bugüne kadar taşınmıştır.
Semah, kişinin manevi alemde geziye çıkmasıdır. Semah dönen can, kalbinin bulunduğu istikamete doğru döner. Çünkü kalp Allah’ın evidir. Sağ el Tanrı’dan gelecek ihsanları kabul etmek için yukarı açılır, sol el de vermek ve paylaşmak için aşağıya çevrilir. Bu şekilde Tanrı’ya duyulan aşk simgelenir ve bu aşk diğer insanları da sevmeyi ve sevginin gerçek manasının öğrenilmesini sağlar. Semahta İlahi aşkla ve coşkuyla yapılan dönüşlerle Hakk ve hakikate ulaşmak amaçlanır. Semah dönen can, cezbeye kapılarak ayağı yerden kesilir, semaya doğru yükselir. Böylece dünya kirinden arınmış olup, yüzü ve kalbi nurlanır. Semah sonunda kendisi başkalarını sevdiği gibi onu da diğer insanlar severler.
Semahlar içeri ve dışarı semahı olmak üzere ikiye ayrılır. İçeri veya tarikat semahları, Cem töreninde ibadet niyetiyle yapılan semahlardır. Semah yapacak kimselerin ikrar vermiş musahipli evli çiftler olmaları gerekir. Alevi olmayanların önünde ve Cem törenleri dışında yapılması hoş karşılanmaz. İçeri semahları 1. Ağırlamak 2. Yürütme 3.Yeldirme(pervane) 4. Bitirme duası olmak üzere 4 bölümden oluşur. Yeldirmeden sonra kısa bir ağırlama yapılır. Zakir, burada “eğlen dur, sallan dur” gibi komutlarla bitirme zamanını belirler ve sonra Dede dua eder.
O bir aşk halidir. Salıncak değildir.(Hacı Bektaş Veli)
Dışarı semahları ise genç kuşaklara semah kültürünü benimsetmek ve semah yapmayı öğretmek maksadıyla 12 hizmet dışında yapılan semahlardır. Dışarı semahları 3 bölümden oluşur. Yalnızca içeri semahlarındaki yeldirme yoktur. Bunun sebebi çok hızlı dönüşler yapılmasından dolayı yeldirme bölümünün belli bir ustalık ve yeteneği gerektirmesinden dolayıdır. Bağlama ile dönülen semahlar, bölgesel karakterlerine göre değişen sözler ve figürler içerirler. Tasavvufi konuları işleyen sözlere, kutsal kabul edilen ‘turna kuşu’ nu tasvir eden figürler ve sevgiyi tasvir eden avuç içlerinin kalbe, semaya veya bir ayna gibi gözün karşısına tutuluşunu gösteren birçok figür eklenir.
Her kim ki! semahı bir oyun sayar onun namazı kılınır değildir.
(Hacı Bektaş Veli)
Semahlar, Alevi törenlerinin hangisinde olursa olsun, katılanlar tarafından belli kurallar içerisinde uygulanır ve sıkı bir düzenleri vardır. Alevi-Bektaşi törenlerinin ayrılmaz parçası olan semahlar günümüzde Hz. Ali başkanlığında toplanan kırklar meclisinde yapılan semahı anmak için yapılmaktadır.
Semahlarda halk ezgileri-nefesler eşliğinde aşkla, coşkuyla dönülmektedir. Semah dönülürken, saza ve aşığın okuduğu nefese dikkat edilir. Semah başlamadan önce semaha kalkacak hanımlar, bellerine kemerbest bağlarlar. Semahlarda, ritüel karşılıklı niyazlaşma ile başlar. Başköşede bulundurulan bağlama kutsaldır ve göğse üç kez niyaz edilerek çalınmaya başlanır. Semah topluluğunu ve diğer bağlamaları baş Zakir yönetir. Mürşit görevindeki Dedenin işareti ile semah başlar. Semahlar genellikle bağlama, bağlama ailesi ve bunun yanı sıra keman ya da kabak kemane eşliğinde çalınıp söylenmektedir. İcrası sırasında çoğunlukla şelpe (serçe, pençe) tekniği uygulanmaktadır. Vurmalı sazlar kesinlikle kullanılmamakta, böylece hem gizlilik ilkesine bağlı kalınmakta hem de semahın kutsallık işlevi korunmuş olmaktadır.
Bir kimse ki! Semahı oyuncak sayar o cahildir.(Hacı Bektaş Veli)
Semah dönen canlar, eller göğüste çaprazlama, ayaklar mühürlü, baş eğik durumda iken aşıkların söyledikleri nefesler ve çalınan sazların ritmine uyarak hareket ederler; yürürler, kollarını açılır, eller boşlukta bir daire oluşturarak dönmeye başlarlar.
Cemde semah dönenler, delile/dedeye asla arkalarını dönmezler. Semah ağırlama, yürüyüş, pervazlama olmak üzere üç aşamada yapılır. Semahın aşamaları Miracı temsil eder. Hz. Muhammed, Miraç dönüşü Kırkların Cemine uğrar, bir üzüm ezilip şerbet edilir, içerler. Kırklar kendinden geçerler, kalkıp semah dönerler. Cemde üç defa semah dönülür. Semah sona erdiğinde semah dönenlerden büyük can başta, bacı sonda bir dizi halinde Elif Darına dururlar. Dede semah dönenlere bir dua okur, canlar secde ve niyaz ettikten sonra yerlerine otururlar.
Bizim Semahımız oyuncak değil, ilahi bir sırdır.(Hacı Bektaş Veli)
Semahlarda genellikle Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Kaygusuz Abdal, Şah Hatayi’den nefesler ve deyişler okunmaktadır. Bunu yanı sıra diğer Alevi-Bektaşi halk ozanlarının da deyişleri okunur. Hacıbektaş Semahı, Çoban Baba Semahı (Yatır Semahı), Ali Nur Semahı( Fatma Ana Semahı), Çark Semahı(Pervaz Semahı), Kırklar Semahı, Kırat Semahı, Tokat Semahı, Alaçam Semahı, Altıya Gitmek Semahı, Yeldirme Semahı, Erzincan Semahı, Erkan Semahı, Dem Geldi Semahı, Gençler Semahı, Şiran Semahı, Gönüller Semahı, Ya Hızır Semahı, Nevruz Semahı, Muhammed-Ali Semahı, Hubuyar Semahı, Çorlu Semahı, Kırtıl Semahı, Edirne Semahı, Kars Yöresi Semahı, Seyitgazi Yöresi Semahı ve Turnalar Semahı gibi bölgesine ve yöresine göre semahlar bulunmaktadır.
Hacıbektaş Semahı
Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. 8-12 can ile dönülür. Sağ el göğüste mühürlenmiş olarak semaha başlanır.
Söylenen nefeslerden birisi:
“Değişmek istemem bin peygambere
Yarab dertlilere pir eyle beni”
Turnalar Semahı ile Semahlarda çok önemli bir yere sahip olan turna kuşuna değinecek olursak; Turna, halk ananemize göre; mübarek, akıllı, her hareketi doğru, mukaddes bir kuştur. Turna, halk inançları içerisinde uzun yaşamın, bereket ve refahın simgesi olurken, Alevi-Bektaşi kültüründe de bu önem ve özelliklerinin yanında Hazret-i Şâh’ın avazı (sesi) olma, Hoca Ahmet Yesevi donunda görünme, Hz. Ali’den ve Hacı Bektaş Veli’den haber getirme gibi olağanüstülükler yüklenen bir canlıdır.
Havanın yüzünde semah dönerken!
Turnalar Ali’mi görmediniz mi?
Dervişlerin ruhu, uyku sırasında kuş şekline girip manevi makamları dolaşır. Dervişler, şeyhlerinin emri ile bağlı oldukları dergahı bırakarak gurbete çıkarlar. Bu gurbet, dervişin zaman zaman Tanrı’dan uzaklaştığı kaygısına kapılarak günlük hayatla ilgisini kesmesi ve yalnızlık içinde Tanrı’yı gönlünde araması manasındadır. Alevi ve Bektaşiler de ezelden ebede giden yolda, yoklukta varlığın sırrına ermiş olan turnayı, eski Türk inanışının tesiri ile kendi prensipleri içinde değerlendirmişlerdir. Bektaşilere göre turnalar, ilahi aşkla yola giden iman-ikrar sahibi canları, turna katarı da “Ayn-ı Cem”i temsil etmektedir. Turna figürü, âşıktan maşuka, dosttan dosta ve insandan Tanrı’ya mesaj taşıyan kutsal niteliklere sahip bir haberci kimliği almıştır. Üstelik Bektaşi geleneği, turnanın çıkardığı sesi Hz. Ali’nin sesiyle özdeşleştirerek ona öğretisinin merkezinde yer vermiştir.
Bütün evren semah döner ! (Aşık Hüdai)
Turnalar Semahı ise; Turna kuşunu simgeleyen bir semahtır. 6 çift olmak üzere 12 bacı tarafından dönülür. Turna semahında hareketler yavaştır. Müziğin ezgisine göre kollar yanlara kanat gibi açılıp yürünür. Bu yürüyüş Turnanın yürüyüşüdür. Dönüşler yine müziğe göre olur ve semahın sonuna doğru hızlanır. Bu sırada semah dönenler ve cemdekiler “Allah, Allah, Allah” der. Turnaların gökyüzünde katar halindeki yürüyüşleri en güzel biçimde sergilenir. Daha sonra semah nefesindeki turnanın rengi söylendikçe o rengi taşıyan bacılar(turnalar) meydana çıkarlar ve bir dizi oluştururlar ve oldukları yerde sağa ve sola kollarını açarak, ayaklarını bükerek dört yöne dönerler. Böylece dört kapıya selam vermiş olurlar.
Gir semaha aşk ile Hakk’a
Silinsin pak olsun ayna! (Şah Hatayi)
Turnalar Semahı’nda ağırlama, karşılama ve hızlanma denilen farklı tempolu bölümlerde de görülebileceği üzere semahta adımlar, hayatın akışının değişkenliğine ve izafiliğine uyum sağlar; zaman bu temponun ritmine göre akar. Bu zamanın hayata ve İnsan-ı Kamil olma hedefine boyun eğişi ve hareketin önemi üzerinde yapılandırılmış bir anlayış karşısında yok oluşudur. Dolayısıyla, insan hayatına olduğu kadar Mehdi’nin ortaya çıktığı zamanlara da işaret eder: Mehdi’nin ortaya çıktığı dönemler, kötülüğün hızının kesildiği ve zamanın hızlandığı dönemlerdir. Farklı kişiliklerde tezahür edebilen Mehdiler’in ortaya çıktıkları devirlerin diğer devirlerden ayırt edilmesinin gerekliliği, zamanın doğrusallığını reddeder. Zaman, eğer mutlaka bir şekle tekabül edecekse dalgalı bir şekilde ifade edilmelidir.
Varoluş çemberinde, her seferinde farklı niteliklerle yeniden dünyaya gelişin aşamalarını ve sonunda ulaşılan İnsan-ı Kamil noktasında insanın kaynağına yani Tanrı’ya dönmesini açıklar. Semahçının kendi ekseninde dönmesi, fiziksel varlığın içinde var olan bu benliği yakalayabilmek için sanki kendi içine doğru kıvrılmasıdır. Bu sarmal hareketle, bedenin kendi içini görmesini engelleyen duvarlarını yıkmaya, ikiliği kaldırmaya ve ruhu ile karşı karşıya gelebilmeye çabalamaktadır. Semah aynı zamanda kişinin bu dünyadan ve nesnel gerçeklikten bir süre koparak, bedeninin dönüşünün verdiği sarhoşluğun etkisiyle özünün ve ruhunun farkına varmasına aracılık eder. Bu sarhoşluk, kişinin sadece iç dünyası ile ilgili değildir; kendi etrafında dönen bir kişi, etrafında var olan herkesi ve her şeyi aynı bulanık görüntüyle görecektir, insanlar ve eşyalar yanından akıp gider, hepsi de ona aynı mesafede yabancılaşır, uzaklaşır; hatta aynılaşır, yüzlerdeki farklılıklar görünmez olur. Bu yabancılaşma ve aynılaşma Bektaşi ve Alevilerdeki eşitlik düşüncesine eşlik eder; semahın tek başına yapılamayan bir ritüel olması Bektaşi ve Alevilerin muhabbete dayalı olan ayinleri de insanların eşitliğine vurgu yapar.
” Dediler bu sır, ezelden gelir..” ( Esat Baba)
Kendi ekseninde dönmekte olan semahçıların meydanda topluca belli bir yönde dairesel hareketi imgesi, evrensel zamana ve onun devinimine işaret eder. Evren ile insanın varoluşlarının karşılıklı olarak bağımlı olduğu şeklindeki inanç da bütünlük, uyum ve ahenk içindeki semahçıların birlikteliğinde beden bulur. Bu aynı zamanda, Mehdi’nin bir tek kişi yerine aslında temel bir prensibi ifade ettiğinin ve farklı zamanlarda farklı kişiliklerde tezahür edip bütün insanlığı adaletli bir topluma götüreceği şeklindeki inancın bir ifadesidir. Semahta temponun yükseldiği anlarda esrik semahçıların ayaklarının yerden kesildiğine tanıklık edenler çoktur. Semahçı, turna misali vahdet halinde zamandan ve mekandan koparak döngüselliği aşabilir. Semahçı, bu sayede aslında İnsan-ı Kamil olmanın kendisine yaşatacağı sonsuzluk duygusunu tadacak; zamandan ve mekandan yani sadece bu dünyaya ait olan (ve aslında var olmayan) her türlü kavramdan bağımsızlaşarak bu idealin ulaşılabilirliğini de hissedecektir. Bu duyguyu yaşayan bir insan, artık dünyevi zevklerin ve isteklerin yetersizliğini duyumsayacak, ruhun çektiği acının nedenini anlayacak ve ruhunun kendisini bulduğu o ana tekrar ulaşmaya çalışacaktır.
“Hacıbektaş Semah Topluluğu”, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde 1997 yılında kurulmuştur. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında faaliyet göstermektedir. Semah Topluluğu, Hacıbektaş Kültür Merkezi bünyesinde Anadolu’nun kadim geçmişi olan Alevi-Bektaşi kültürünü halen yaşatmaya devam etmektedir.”
“Allah Allah…Hayır hizmetleriniz kabul ola. Muradlarınız hasıl ola. İsteğinizi, dileğinizi Hak, Muhammed, Ali vere. Döndüğünüz semahlardan hayır hasanet göreseniz. Ebu-Zerr-Gifari’nin, Hz. Fatıma’nın hüsn-ü himmeti üzerinizde ola. Aliyye’l Murteza Kırklar semahına kaydede. Gerçeğe Hü.”